Teslimiyet Dini Saptırması: Es-Salat'tan El-Kur'an'a Değişen Bilinç

Teslimiyet Dini savunucuları yani teslim olanlar, hadislerden hüküm çıkarmayı reddettiklerinden dolayı, namaz ile ilgili gayet doğru bir açıklama yapmaktadırlar. Kimileri haklı olarak, "hadis olmadan namazın kılınış şeklini, rekatlarını vs. nasıl Kur'an'dan çıkaracaksınız, Kur'an'da bu yönde ayetler yok" itirazını öne sürmektedirler. Bu itirazlar yerinde ve haklı itirazlardır. Gerçekten de Kur'an'da namazın kılınış şekli, rekatları gibi şartlarından açıkça bahsedilmemektedir.

Teslim olanlar da haklı olarak bu itirazlara şu cevabı vermektedirler: Kur'an'da namaz ile gelen ayetlerde Tanrı, "es-salat"ı ikame edin diyor yani es takısı (esasen el takısı ancak el takısından sonra gelen kelime "s" ile başlayınca -el, -es haline gelmesi Arapça bir gramer kuralıdır) ile kastedilen "bilinen" manasında olduğundan Tanrı, bilinen, gördüğün namazı kıl emrini dile getirmiştir. Muhammed Peygamber zamanında namaz kılanlar vardır ve bu konuda Kur'an'da da ayetler bulunmaktadır. Namaz, İbrahim Peygamber'den bu yana yapılan bir ibadet olduğundan, Kur'an'ın indiği dönemde de icra edilen bir ibadettir. Kur'an, "es-salat" dediği için bu emir bizi de bağlar ve bizim de şu an gördüğümüz namazı, farzlarıyla, hareketleri ile kılmamız gerekmektedir. Yani teslim olanlar "es-salat" kavramıyla birlikte Kur'an'ın namazı tarif etme zorunluluğunun bulunmadığını kaldı ki Kur'an'da bilinen bir şeyden bahsedildiğinde bunu tarif etme gibi bir kural olmadığını söylemektedirler.

Teslim olanlar bu belirlemelerine bağlı olarak Tanrı'nın, görünen namazdaki yanlışları düzelttiğini beyan etmekteler ve buna delil olarak da İsra 110'daki namazdaki ses konusunda verilen emri getirmektedirler.

Teslim olanların bu belirlemeleri gayet makul ve Kur'an'dan kaynaklı bir belirlemedir. Bu belirlemeye katılmamak imkansızdır. 

Ancak aynı teslim olanlar, iş Kur'an'a geldiğinde, namaz için kabul ettikleri "el" takısına bağlı belirlemeden ayrılmaktadırlar. 

Nitekim Kur'an'da "Kur'an" kelimesi de "-l" yani "el" takısı ile gelmektedir (Nisa:82; Yusuf:3; Hicr:87,91; Nahl:98; İsra:9,45; Taha:2; Furkan:30; Neml:6,76,92; Kasas:85; Ahkaf:29; Muhammed:24; Kamer:17,22,32,40; Rahman:2; Haşr:21; Müzzemmil:4, İnsan:23). Hatta Kur'an yerine kullanılan "Furkan" kelimesi dahi "-el" takısı ile Kur'an'da geçmektedir (Bakara:185)

Şimdi, konu namaz olunca Kur'an'daki "el" takısından hareketle, bilinen namazın kastedildiği, bugün dahi KUR'AN'IN AÇIK HÜKMÜYLE DÜZELTİLEN KISIMLARI HARİÇ bizim gördüğümüz namazın geçerli olduğunu dile getiren Teslim Olanlar; konu Kur'an'a gelince, bilinen Kur'an'ı yani şu an önümüzde bulunan Kur'an'ı kabul etmemektedirler! Önümüzdeki Kur'an'da Tevbe Suresi'nin son 2 ayeti yani 128 ve 129. ayeti yazmaktadır ancak Teslimiyet Dini, şu an önümüzde bulunan ve Kur'an'da "-l Kur'an" olarak geçen mevcut Kur'an'daki Tevbe Suresi 128 ve 129. ayetlerini ret etmektedirler. 

Namazda "es-salat" ile hüküm veren Teslim Olanların bilinci, iş Kur'an'a gelince "el-Kur'an"da aynı hükmü vermemektedir.

Bunun gerekçesi olarak da 19 sistemi gösterilmektedir.

19 sistemi hurufu mukattalara mantıklı bir açıklama getirdikten sonra hızını alınamayıp, Kur'an'ın tümüne, hiçbir metoda bağlı kalmadan uygulanınca, ayetler de hükümler de ret edilmeye başlanmakta, o kapı bir kez aralanınca, nereye kadar açılacağı belli olmayan bir bilinmezliğe doğru da yol alınmaktadır.

Kur'an-ı Kerim'de Yüce Allah, "-l Kur'an" demekte ve şu an önümüzde bulunan Kur'an'ı kastetmektedir. Hicr 9'da yazı, içerik ve mana olarak korunduğu muhakkak olan Kur'an'da eksik yahut fazla olması düşünülemezdir. Eğer böyle bir şey düşünülüyorsa ya farklı bir Kur'an kaydı getirilmelidir yahut da Kur'an'a imandan vazgeçilmelidir. Hurufu mukattaları açıkladı diye bir matematiksel sistemden hareketle, hiçbir metoda bağlı kalmadan, amaca uygun hesaplamalar yaparak; birilerini son resul ilan etmek, Kur'an'daki ayetleri inkar etmek, Kur'an'a bu son resul olarak tespit edilen kişinin ismini parantez içinde eklemek, Kur'an'a önsöz, giriş ve 38 ek ekleyerek bu Kur'an dışı kayıtları da kutsal saymak, el-Kur'an'da bir çok yerde atıfta bulunulduğu üzere; "akıl" ile çelişmektedir.